Kaçınılmaz son

Yaratıcımız, tek ve bir olan Allah bu dünyayı yaratırken insanların en iyi şekilde yararlanacağı bir biçimde yaratmıştır.Bu günkü dünya insanların tüm ihtiyaçlarını görmekte.Fakat elektrik,su,toprak,kömür,ağaç,petrol ve gaz gibi eşsiz kaynaklar gün geçtikçe tükeniyor..

Yaşamımız için gerekli olan tüm madenleri yukarıda saydım.Peki ama insanlar bu kaynakların azıldığının hiç farkına varmıyor mu?Bu eşsiz gezegen dünyanın gün geçtikçe kirlendiğini anlamıyor mu?Bu dünyadan sadece BİR TANE daha olmadığını fark edemiyor mu?…

Bu sayısız nimetler gün gelecek tamamen tükenecek.Belkide bizim çocuklarımız yada torunları belkide çoçuklarımızın torunlarının torunları bu dünyayı kullanamayacaklar.Bu kaçınılmaz gerçeği niye fark edipte önlem almıyor insan?Biraz düşünün çok zor değil.Sizde gerçeği anlayacaksınız…

Çok zor değil, dişleri fırçalarken sürekli musluğu açık tutmayıp, banyo yapmak yerine duş alarak suyu koruyabiliriz.Gereksiz yanan elektriği söndürebiliriz.Ocağı gereksiz yere yakmamakla gazdan tasarruf edebiliriz.

Haydi hep birlikte bu tek ve eşsiz olan dünyayı koruyalım!

Bu dünyada her insanın ismi var.İsim bizi diğer insanlardan ayıran en önemli faktör.Herkese “Hey insan!” diye seslendiğimiz bir dünyayı düşünebiliyor musunuz?İsim kadar soyisim de önemli.Atatürk’ün inkilapları sayesinde şu an her insanımızın bir soyadı var.Düşünün koskoca yetmiş milyonluk Türkiye’de kaç tane “Enes” vardır, kaç tane “Hasan” vardır, kaç tane “Ayşe” vardır…

Konuyu fazla uzatmadan, ismimin neden Yusuf Enes olduğuna gelelim.Annemin çalıştığı yerde, bir elemanın Enes adında bir çocuğu varmış.Çocuk çok usluymuş ve annemde oğlum olursa ismi Enes olsun hem bu Enes gibi akıllı olur, hem de Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)’ın en yakın arkadaşı Enes gibi, dinini uygulayan önemli bir insan olur diye düşünerek karar vermiş.

Neyse annemin doğum sancıları gelmeye başladığında, rüyasında ak sakallı bir dede görmüş .Dede anneme doğru yavaşça yürümüş ve anneme “XXXXm Yusuf’un geliyor, merak etme” demiş.Annemde bu rüyadan fazla etkilenmiş olacak ki ismimin Yusuf Enes olmasını istemiş ancak babam nüfus müdürlüğünde adımı sadece Enes yapmış.Mevlütümde kulağıma Yusuf demişler sadece ahirette bana Yusuf diye seslenecekler demişti annem zamanında..

Kardeşim olsaydı ismini ben koyacaktım ama olmadı işte zorla tek kardeş geçinip gidiyoruz.Ne güzel olurdu şimdi burda yanımda bir kardeş.Küçükken istediğim tek şey kardeşmiş ama işte…Üzülüyorum benim çocuklarım kime amca kime hala diyecek..

EBloog bugün 300. yorumuna 300+ziyaretçiyle taçlandırdı.Bu ebloog.wordpress.com alan adında gelen en  büyük sayı enes39′da ise bu sayı 423 idi.300. yorumu ilker Güldalı attı.İlker dile benden ne dilersen (Gidipte bana para ver deme mağlum öğrenciyiz)..Her birinize teşekkür eder ellerinizden öperim

Şu elmalı eli tutun ve bloğa varın!

Cumartesi, 24:00′ı geçiyordu yatmam fakat, sineklerin ısırmasıyla iniltiyle kalktım..Her ne kadar uyumaya çalışamda uyayamadım işte.Güneşin doğuşunu görürüm diye düşündüm fakat ben yatakta kıvranırken güneş doğmuş.E saat 05:30 ne yapabiliriz, dışarı çıkılır mı o saatte?Bilgisayarı açtım çoooook dolaştım ama, hiç yorum yapasım gelmedi.ÖSS sonuçlarına baktık herkes uyanınca onlarsız bakmak istemedim…Koskaca bir yıl ayrılacaz işte üzülüyorum..

Aldığım puanı kutlamak için akşamüstü çarşıya çıktık, arkadaşlarıda çağırmıştım ..Hep birlikte go-kard(carting)’a bindik.Allah razı olsun, belediye başkanımız Emin Halebak’ın projeleri çok güzel, son bir kaç yıldır iyiki burada yaşıyorum diyorum, daha önce biraz kötüydü ama ne yapalım yavaş yavaş olur her şey.Neyse benim ilk binişimdi, çok çarptım ama sonuçta güzeldi..Araba ve motobisiklet kullanabilen bir kişi olarak gerçekten çok kötü geldi sürüşüm bana..Kaskta küçük geldi, çenem çok acıyor..Sonra Kipa’ya gittik, pizza yedik, biz gidene kadar Pizza Pizza kapanmış fakat, ev servisli pizzayı alıp, eve götürüp yemek yerine Kipa’da yedik..Pizzayı çok severim, Türklerle İtalyanların kanları yakın diye bir şey duymuştum ne kadar doğru ne kadar yanlış tartışılır ama neyse….

Hazır Yeni Ay’ı bitirdim diye düşünürken kitap almak geldi aklıma, gittim kitapçıya Tutulma’yı aldım..Ordan eczaneye uğradık, Raid aldık bu gece için..Bense saatlerdir esniyordum ama ne yapalım “Anı Yaşa!” sözüne uymak güzel..Gece kulak tıkaçlarımıda taktım, derin, rahat ve sessiz bir uykuya daldım..O kadar geç kalkmışım ki neredeyse kurs geç kalıyordum..Neyse bir hafta sonu daha böyle geçti, ben misafirlerimizin yanına döneyim sonrada Smack Down’a gideyim..

Bugün günlerden Cuma geldi yine..Bazen derim ki İngilizlerin,Amerikanların ve daha pek çok Hristiyan ülkesininin dini günleri Pazar..Yabancılar, kendi dinlerinin günlerini haftanın ilk günlerini yapıyorlar mesela Arabistan‘da Cuma haftanın ilk günüymüş..Diyorum ki, Türkiye’dede haftanın ilk günü Cuma olsa..Cuma ve Pazar hafta tatili olsa, Pazartesi’den Perşembe’ye kadar da hafta içi olsa..Ama daha fazla düşünmenin alemi yok, bunların olacağını hiç sanmıyorum..

Neyse efenim, haftanın ilk günü konusunu geçelim..5 dakika önce namazdan çıktım, herkesin cuması kutlu olsun..Cuma namazını, öğleyi, ikindiyi, akşamı ve yatsıyı kılıyorum artık..Bir yandan kızıyorum kendime de, sabah namazınıda kılayım diye..Ama maalesef kalkamıyorum, kalkamasam bile kazarasını kılmayı unutuyorum..Arapça okumaya başlamak üzereyim, Kur’an-ı Kerim’i'de bu yaz öğrenme isteğim, Ramazan’da Kur’an’ı hem baştan sona okuyup, hemde oruç tutmak istememdi..Bakarsınız ilerde imam olurum

Bu arada, ebloog.yehhu.net’te vazgeçtim kardeşlerimizin önerisiyle..Kendi alan adımı alana kadar burdan kop-mu-yo-rum!..

Bu yazı bitsin Yeni Ay(Twilight (Alacakaranlık Serisi 2. Kitap)’ın 8. bölümüne başlayacağım..Çok güzel bir seriymiş valla herkese tavsiye ederim, Stephine Meyer’in(Yanlış yazmışımdır kesin )ellerinden öperim..

Hadi herkese hayırlı cumalar hoşçakalın

8 gündür bloğumla pek ilgilenemedim..Kardeş olan/olmayan takip ettiğim bütün bloglara baktım..Yani alemden ayrılmadım, sadece kendi bloguma yazamıyorum..

Bu değişikliğin en büyük nedeni, taşınıyoruz ..Allah kısmet ederse Pazar günü 3 sokak ötede ki yeni evimizde ki hayatımıza başlayacağız..Evi temizledik uzun zamandır..Zaten sabah kurstayım, öğlen temizliğe başlıyoruz, akşamda kurstaki derslerime çalışıyorum..

Bu haftada kötü bir  olay yaşandı maalesef ): …4 gün önce, sokağımızda oturan, kış sezonunda Almanya’da kalan komşumuz vefat etti..Kendisi büyüklerim arasında en sevdiklerimden biriydi.Onu koşturduk filan filan derken kaç gün geçti anlayamadım..

Karakol’luk olduk birde..Sokakta ki herkesi, karakola ifade vermeye götürdüler..İfademizi verdilerde serbest kaldık.Ölüm gününe gelelim, sokaktan bir çığlık geldi hemen balkona atladım ben..Gördüm ki komşumuz

Öldü amanın öldü, yardıma koşun, telefon yook!Ambulans çağırın.Mosmor oldu!Allah’ım yardım et..

Benim telefonum

diye bağırıyor.Hemen 112′yi aradım, ambulans gelene kadar ölmüş zaten o günde sıcaklık 39 derece amcamızda sıcaktan gitti herhalde..Kadının, babasını kahveye aramaya gittik koşa koşa, taksi tutup doğru hastaneye doğru gittik..Hastaneye gittiğimizde kadın isyan ediyordu, “öldü babam öldü, yardım edin doktorlar, ben sizin mesleğinizi…” diye..Doktor maalesef kaybettik deyince kadın bayılacak gibi oldu, ben gittim kolanya aldım hemen.Bu arada gözüme ne çarptı biliyor

Kızın telefonu

musunuz?Bir elma gördüm!Evet bir telefonun üzerinde elma logosu, yani “Apple” logosu vardı ..Hayatımda ilk defa bir iPhone 3G gördüm dedimde, “Enes, ne yapıyorsun sen?Kadın can çekişiyor sen telefon düşünüyorsun” diye kendi kendime bağrındım..Kızın yaşıda benim kadar bir bakın telefonlara biri nasıl biri nasıl?Neyse bu yazıyı burda kapatalım, iyi günler!